< Matta 26 >

1 İsa bütün bunları anlattıktan sonra öğrencilerine, “İki gün sonra Fısıh Bayramı olduğunu biliyorsunuz” dedi, “İnsanoğlu çarmıha gerilmek üzere ele verilecek.”
KI itŭnĭstsiu, Jesus otaiksĭste'poattosĕsts am'ŏsts epo'awsĭsts, itŭn'ĭstsiuax otŭsksĭnĭmatsax,
2
Kĭtsksĭnipuau aisto'kŭssi ksĭstsiku'ĭsts ak'itstsiu passover, ki Nĭn'au okka'i itaumŭts'kau mŏk'ĭtsiksĭstoxŏsi.
3 Bu sırada başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, Kayafa adındaki başkâhinin sarayında toplandılar.
Omŭk'atoiapiekuax, ki aisĭnakix, ki matap'pix otsĭn'aimoauax itŭmitŭpaumooiau sp'a'toiapiekuŭn Caiaphas oko'aii.
4 İsa'yı hileyle tutuklayıp öldürmek için düzen kurdular.
Ki ai'sĭtsĭpsattseiau mŏk'anistokotsisĭmmiotoŏsauaie Jesus, ki mŏk'itsenitŏsauaie.
5 Ama, “Bayramda olmasın ki, halk arasında kargaşalık çıkmasın” diyorlardı.
Ki an'iau, pinĭts'tsĭs oye'tani ĭstsiksĭs'tsikui ŏkskakŭmĭstsikĭniau matap'pix.
6 İsa Beytanya'da cüzamlı Simun'un evindeyken, yanına bir kadın geldi. Kadın kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli, güzel kokulu yağ getirmişti. İsa sofrada otururken, kadın yağı O'nun başına döktü.
Jesus otsitau'pĭssi Bethany, Simon leper oko'ai otsitsĭpsts'taupĭssi,
7
Ake'ua itoto'aie, ipa'tŭkkiu alabaster atŭxak'sin puye' itsŭp'patomaie, akai'ĭnxkĭmasiuaie, ki otau'yisaie itsita'suyĭnĭnmaie otokŏn'iaie.
8 Öğrenciler bunu görünce kızdılar. “Nedir bu savurganlık?” dediler.
Ki otŭksĭnĭmats'ax otsĭnĭs'saxaie, ĭstse'tŭkkiax, ki an'iau mauk'etsĭnikatopi?
9 “Bu yağ pahalıya satılabilir, parası yoksullara verilebilirdi.”
Am'ok ipum'atotopi ĭs'taiekekaiĭxkĭmasiuopi, ki kĭm'atapsix ĭs'tauokotauopiauaie.
10 Söylenenleri farkeden İsa, öğrencilerine, “Kadını neden üzüyorsunuz?” dedi. “Benim için güzel bir şey yaptı.
Jesus otokh'tsĭmsi, an'ĭstsiuax, kumauk'sauaiksĭxinoauaiisksĭx ake'uă ŏkh'siu nitapĭstutu'yipi.
11 Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım.
Ksĕsto'au, kĭmatapsix kitŭsk'sauopoksemokoaiau; ki nĕsto'a kimat'ŭsksauopoksemokipuaua.
12 Kadın bu güzel kokulu yağı, beni gömülmeye hazırlamak için bedenimin üzerine boşalttı.
Am'ok puye' nostŭm'i otsĭta'suyĭnĭssi itsĭstuts'imaie mŏkĭtsopuiapĭstutuyĭssi nŏkitak'itsasi.
13 Size doğrusunu söyleyeyim, bu Müjde dünyanın neresinde duyurulursa, bu kadının yaptığı da onun anılması için anlatılacak.”
Kitau'mŭnĭstopuau am'oi ŏkhs'itsĭniksĭnni amianĭstan'ĭstopi kŏnŭs'ksŏkkumă, am'ok, am'o ake'uă otap'ĭstutsipi ak'ŭtanĭstomaie, mŏk'ĭtŭsksĭnoŏsi.
14 O sırada Onikiler'den biri –adı Yahuda İskariot olanı– başkâhinlere giderek, “O'nu ele verirsem bana ne verirsiniz?” dedi. Otuz gümüş tartıp ona verdiler.
Na'tsikoputsix, tuks'kŭmă, anĭstau Judas Iscariot, itappo omŭk'atoiapiekuax,
Ki an'iu, tsanĭstap'pi kitak'okokipuaii, ki nitakitŭp'omutskau ksĕsto'au? Ki nitsi'tuyiauaie niĭp'pii ksĭxĭx'kĭmĭx.
16 Yahuda o andan itibaren İsa'yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.
Ki annik' itot'apsatsim mŏk'itamŭtskŏsaie.
17 Mayasız Ekmek Bayramı'nın ilk günü öğrenciler İsa'nın yanına gelerek, “Fısıh yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı istersin?” diye sordular.
Ke'tani kŭt'taikopŭtstsii, ĭstotom'iksĭs'tsikui, ŭsksĭnĭmats'ax itoto'iau Jesus, ki an'ĭstsiauaie, Tse'a kit'stapa kŏk'sopuiapĭstutosĭnan kŏk'kĭtsoyĭsi passover?
18 İsa onlara, “Kente varıp o adamın evine gidin” dedi. “Ona şöyle deyin: ‘Öğretmen diyor ki, zamanım yaklaştı. Fısıh Bayramı'nı, öğrencilerimle birlikte senin evinde kutlayacağım.’”
Ki an'iu ĭs'tapuk akap'ioyĭs, ki om'ŭmă nĭn'auŭmă anĭstok', Nin'a, an'iu, nitsiksĭstsikum'i aststsi'u: koko'ai nitŭs'ksĭnĭmatsax nitak'opoksoyimaiau passover.
19 Öğrenciler, İsa'nın buyruğunu yerine getirerek Fısıh yemeği için hazırlık yaptılar.
Ki ŭsksĭnĭmats'ax manĭstan'ĭstopiax itan'ĭsttutsĭmiax; ki itso'poŭtsĭstutsĭmiau passover.
20 Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu.
Ki otau'tŭkkusi, ipokitau'pimiuax na'tsikoputsix.
21 Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi.
Ki otau'yĭsau, an'iu, kitau'mŭnĭstopuau tuks'kŭmă ksĕsto'au kĭtakaumŭts'kauki.
22 Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, “Ya Rab, beni demek istemedin ya?” diye sormaya başladılar.
Ki eks'kaiĭkikĭn'etŭkkiau, ki ikŏnau'mŭtŭpanĭstsiauaie, Nin'a nĕsto'akats?
23 O da, “Bana ihanet edecek olan” dedi, “Elindeki ekmeği benimle birlikte sahana batırandır.
Ki an'iu, annŏk okĭt'sĭs nitopoksĭstapĭmakemauok kos'i nitakaumŭts'kauk.
24 İnsanoğlu, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.”
Nin'au okku'i itanĭsts'itappo nitsĭn'awpi: ak'itŭpokapiu annŏk' nĭn'auŏk imŭts'kaiuŏk Nĭn'au okku'i! Kŭt'taipokaiiuopi annŏk' nĭn'auŏk, ĭs'taŏkhsiuopi.
25 O'na ihanet edecek olan Yahuda, “Rabbî, yoksa beni mi demek istedin?” diye sordu. İsa ona, “Söylediğin gibidir” karşılığını verdi.
Judas anni'ĭsk itse'mŭtskaukisk, itŭm'anĭstsiuaie, Nin'a nĕsto'akats? An'ĭstsiuaie, kitan'i.
26 Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin” dedi, “Bu benim bedenimdir.”
Ki otau'yĭsau Jesus ito'tsĭmaie ke'tani ki itatsĭm'ĭstutsĭmaie, ki itaumin'ĭmaie, kĭ ikotsiu'ax ŭsksĭnĭmats'ax, ki an'iu, Matsĭk', oyik'; am'oiauk nostŭm'i.
27 Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, “Hepiniz bundan için” dedi.
Ki mat'tuyiuaie kos'i ki thanks ikotŭk'kiu, ki ikotsiu'ax, ki an'iu kŏnai'sĭmattok;
28 “Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.
Am'okauk nitsa'apŭn, mananĭsts'etoksĭnni itŭp'itsiu itsai'kimskau akai'tappix otsauum'itsitappiisuauĕsts mŏk'sinĭsĕsts.
29 Size şunu söyleyeyim, Babam'ın egemenliğinde sizinle birlikte yenisini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”
Ki kitan'ĭstopuau nimatakŭtsĭmattopa am'ok mĭniokke sauomo'pokitsipstsĭmattomĭnaniki manĭs'si nin'a ots'ĭnnaĭisĭnni.
30 İlahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin Dağı'na doğru gittiler.
Ki otinik'sau natoi'ĭniksĭnni itŭp'sŭxiau nitum'moyi Olives.
31 Bu arada İsa öğrencilerine, “Bu gece hepiniz benden ötürü sendeleyip düşeceksiniz” dedi. “Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Çobanı vuracağım, Sürüdeki koyunlar darmadağın olacak.’
Jesus itŭm'anĭstsiuax, nĕsto'a kĭtak'okŏnŭsskĭmskŭkipuau annok'ă koko'ikă: tŭk'ka, sĭn'aip, nitak'auaiakiau annŏk' ŭsks'kŭmiuŏk emŭk'ikĭnax, ki ot'omŭkikĭnauăsĭnna ĭsto'mŭkikĭnax akŭneto'iau.
32 Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim.”
Aiksistatsipuau'eniki kitakitŭpotoma'topuau Galilee.
33 Petrus O'na, “Herkes senden ötürü sendeleyip düşse de ben asla düşmem” dedi.
Peter an'istsiuaie, ikŭm'okŏnŭstsskĭmskŭkĭssau ksĕsto'a, nimat'akĭstsskĭmskŭkipa.
34 “Sana doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “Bu gece horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin.”
Jesus an'ĭstsiuaie, kitau'mŭnĭsto, Annok' koko'ik otsauomit'awkkumsi nipuau'ă nioks' kai kitakani kimatsksĭnok'ipa.
35 Petrus, “Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkâr etmem” dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi.
Peter an'ĭstsiuaie ŏkskakŭmopoks'eniop, nimat'akanipa kimatsksĭnopa; neto'i ikŏnau'aniiax ŭsksĭnĭmats'ax.
36 Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen yere geldi. Öğrencilerine, “Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun” dedi.
Jesus itŭmitŭpopokomiuax Gethsemane an'ĭstop, ki an'ĭstsiuax otŭsksĭnĭmatsax, annom' stau'pik, nitakittappo omim' nŏkĭtŭt'tsĭmoiikasi.
37 Petrus ile Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı.
Ki mat'tuyiuax Peter, ki Zebedee otsĭstok'iokuyix, ki itaumŭtŭpĭkikĭn'etukki ki itau'mŭtŭpeikapitsitau.
38 Onlara, “Ölesiye kederliyim” dedi. “Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.”
Itŭm'anĭstsiuax nitsitŭpĭkikĭnetukki e'ĭnsĭnni: annom' stau'pik, ki ŏk'itŭskskatŭkkiop.
39 Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. “Baba” dedi, “Mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.”
Ki pa'tsiĭstŭpaatsiuax, ki ĭsstokopi'u ostoksĭs', ki itŭt'tsĭmoiikau ki an'iu, Nin'a, ikŭm'okotsitstsĭssi am'oi kos'a ŭnnianistĭs'tŭpipotoŏssi; nimatakitsitan'ats, ksĕsto'a kitak'itsitan.
40 Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus'a, “Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!” dedi.
Ki matskitoto'ax otŭsksĭnimats'ax, ki ikon'oyiuax oto'kaniax, ki an'ĭstsiuaie Peter, Awx'ats? Kikŭttaukotŭskskŭmmokipa tuks'kai itai'ksĭstsikumiopi?
41 “Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.”
Mokŏk'etsĭk ki a'tsĭmoiikak, kŏkstaitsipĭssuai ĭssaks'ksĭnŭksĭnni; sta'aw itsitsi'tatomaie ki ĭx'isakuyi matsi'uats.
42 İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. “Baba” dedi, “Eğer ben içmeden bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun.”
Ki mats'ĭstapu ki itŭt'tsĭmoiikau, ki an'iu, Nĭn'a, am'oi kos'a sauomot'aisĭmmieniki sauomĭs'tŭpipotomokoeniki, kĭtak'itsitan.
43 Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz kapaklarına ağırlık çökmüştü.
Ki mat'oto ki mat'okonoyiuax otsok'asax: tŭk'ka ĭssoksĭm'au oŏps'puauax.
44 Onları bırakıp tekrar uzaklaştı, yine aynı sözlerle üçüncü kez dua etti.
Ki itskĭtsiuax, ki mats'ĭstapu, ki nioks'kai itŭt'tsĭmoiikau, ki netoi' au'aniu.
45 Sonra öğrencilerin yanına dönerek, “Hâlâ uyuyor, dinleniyor musunuz?” dedi. “İşte saat yaklaştı, İnsanoğlu günahkârların eline veriliyor.
Itŭm'itotoiax otŭsksĭnĭmats'ax ki an'ĭstsĭuax okak' annok, ki issĭk'sĭstsikok: sat'sik aststsiu' itai'ksĭstsikumiopix, ki Nin'au okku'i itŭp'aumŭtskau sauum'itsitappix otsu'auĕsts.
46 Kalkın, gidelim. İşte bana ihanet eden geldi!”
Nipuak', ŏkittăppau'op: annŏk' nitakaumŭts'kaukŏk aststsiu'.
47 İsa daha konuşurken, Onikiler'den biri olan Yahuda geldi. Yanında, başkâhinlerle halkın ileri gelenleri tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı büyük bir kalabalık vardı.
Ki otsa'kiai epuyĭssi, Sat'sik, Judas, na'tsikoputsix tuks'kŭmă ito'to ki akai'tappix ipokom'iauaie inus'stoanix ki sŏksĭs'tsĭsts ipa'tŭkkix, itototoiau omŭk'atoiapiekuax ki matap'pix otsĭn'aimoauax.
48 İsa'ya ihanet eden Yahuda, “Kimi öpersem, İsa O'dur, O'nu tutuklayın” diye onlarla sözleşmişti.
Ki annŏk' imŭts'kaĭuŏkaie ikotsiu'ax apsto'sinni, ki an'iu, annŏk' nitak'sĭnnauskippauŏk, an'nŏkauk: mi'eenok.
49 Dosdoğru İsa'ya gidip, “Selam, Rabbî!” diyerek O'nu öptü.
Ki ikŏm'itoto Jesus, ki aniu, Hail, Nin'a; ki itsĭn'nauskĭppiuaie.
50 İsa, “Arkadaş, ne yapacaksan yap!” dedi. Bunun üzerine adamlar yaklaştı, İsa'yı yakalayıp tutukladılar.
Ki Jesus an'ĭstsiuaie, Napi'ă, kumauk'sipuksipuksĭks? Itŭmitoto'iauaie ki een'iauaie Jesus, ki mat'tuyiauaie.
51 İsa'yla birlikte olanlardan biri, ani bir hareketle kılıcını çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu.
Ki sat' sit, anniks'isk ipokom'iskaie Jesus, tuks'kŭma itsitŭpikĭns'tsakiuaie otsĭn'usstoan itsau'tuyiuaie, ki sp'a'toiapiekuŭn tuks'kŭmi otap'automok ot'auaiakiokaie, ki kŏk'sĭnĭmaie okhtok'ĭsaie.
52 O zaman İsa ona, “Kılıcını yerine koy!” dedi. “Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
Jesus itŭm'anĭstsiuaie, kitsĭn'usstoană otsits'tsipi ĭststsi'ĭs; anniks'ĭsk matap'pixk mat'tuyixk inus'stoan, inus'stoan itax'enittaiau.
53 Yoksa Babam'dan yardım isteyemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen şu an bana on iki tümenden fazla melek gönderir.
Kit'stapa nŏkŭttokotsitŭp'atsĭmoiikani nin'ă, ki annok' nŏk'okuyĭssi otsĭtsksĭstsikoputsix legionix otatsĭm'otokatatsix?
54 Ama böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman nasıl yerine gelir?”
Tsa akokototŭmunĭstsĭstutsipa natoi'sĭnaksĭsts, mŏk'itŭnĭstsĭssi?
55 Bundan sonra İsa kalabalığa dönüp şöyle seslendi: “Niçin bir haydutmuşum gibi beni kılıç ve sopalarla yakalamaya geldiniz? Her gün tapınakta oturup öğretiyordum, beni tutuklamadınız.
Neto'ik itai'ksĭstsikumiopik Jesus an'ĭstsiuax akai'tappix, kikŭt'anĭstsipuksipa'akipuaua kanĭst'sitappopuau kŏmos'iepĭtsi annŏk' pa'tŭkkiuŏk inus'stoax ki sŏksĭs'tsĭsts, kŏk'otoksuai? Anĭs'tsiksĭstsikuĭsts kitopokau'pimopuau omŭk'atoiapioyĭs kŏkŭsksĭnĭmats'opuau ki kimatseen'okipuauă.
56 Ama bütün bunlar, peygamberlerin yazdıkları yerine gelsin diye oldu.” O zaman öğrencilerin hepsi O'nu bırakıp kaçtı.
Ki am'ostsk ikŏnaiĭstutsipi mŏks'enŭpanĭstosau prophetix osĭnak'suauĕsts. Ikŏnŭsksĭnĭmatsax itŭm'skĭttsiiau ki ai'tsĭmmutaiau.
57 İsa'yı tutuklayanlar, O'nu Başkâhin Kayafa'ya götürdüler. Din bilginleriyle ileri gelenler de orada toplanmışlardı.
Ki anniks'isk een'ixkaie Jesus itŭpĭpiauaie Caiaphas, sp'atoiapiekuŭn, itomoi'piawpiau ai'sĭnakix ki omŭks'ĭmix nĭn'ax.
58 Petrus, İsa'yı uzaktan, ta başkâhinin avlusuna kadar izledi. Sonucu görmek için içeri girip nöbetçilerin yanına oturdu.
Ki Peter piaapŭtsitŭpa'tseuaie sp'atoiapiekuŭn oko'ai, kiitsipim' ki ipokau'pimiuax ap'otŭkkix mŏkitokŏnai'nĭsi.
59 Başkâhinlerle Yüksek Kurul'un öteki üyeleri, İsa'yı ölüm cezasına çarptırmak için kendisine karşı yalancı tanıklar arıyorlardı.
Annok', omŭk'atoiapiekuax ki omŭks'imix nĭn'ax ki ikŏnau'kŏkitsĭmax, ĭstŭp'iksĭstapenŭpanĭssĭnni ap'satsĭmiau mŏks'enitŏsauaie Jesus;
60 Ortaya birçok yalancı tanık çıktığı halde, aradıklarını bulamadılar. Sonunda ortaya çıkan iki kişi şöyle dedi: “Bu adam, ‘Ben Tanrı'nın Tapınağı'nı yıkıp üç günde yeniden kurabilirim’ dedi.”
Ki matokonim'axau; otsito'tosax akai'tappix aiksĭstapenŭpanix, matokonĭm'axau. Sako'okhtsim ito'toĭau na'tsitappiix ai'tapksĭsenŭpanix,
Ki an'iau, am'o nin'au an'iu nitokot'opŭksĭnip Ap'istotok'iuă otatoi'apioyis ki nitokot'sokapĭstutsip nioks'kai ksĭstsiku'i.
62 Başkâhin ayağa kalkıp İsa'ya, “Hiç yanıt vermeyecek misin?” dedi. “Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?”
Ki Sp'atoi'apiekuŭn itsipuau', ki an'ĭstsiuaie, kitakstaie'puyipa? Tsanĭstapiu'a am'ox kitse'nŭpanipiau?
63 İsa susmaya devam etti. Başkâhin ise O'na, “Yaşayan Tanrı adına ant içmeni buyuruyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin?” dedi.
Ki Jesus matsepuyiu'ats. Ki Sp'atoi'apiekuŭn mat'anĭstsiuaie, kita'tauŭnĭsto Ӑp'istotokiua ipai'tappiiuă, kŏk'aniksĭnan ikŭm'ŭmeniki Christ, Ap'ĭstotokiuă okku'i.
64 İsa, “Söylediğin gibidir” karşılığını verdi. “Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, Kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.”
Jesus an'istsiuaie, kitsemŭniani; ki kitan'ĭsto sako'okhtsim kitaks'ĭnoauai'ĭni Nin'au okku'i, otsitau'pĭssi otŭmap'sĭnni ĭstset'otsĭsi ki umutsipuk'sipusi Spots'im ĭstsisoksĭs'tsikuĭsts.
65 Bunun üzerine başkâhin giysilerini yırtarak, “Tanrı'ya küfretti!” dedi. “Artık tanıklara ne ihtiyacımız var? İşte küfürü işittiniz.
Sp'atoi'apiekuŭn itŭmai'pinotsĭmĕsts otsĭstotos'ĭsts ki an'iu, itŭpepo'atomaie Ap'ĭstotokiuă; nitak'otsikipĭnana stsik'ix e'ĕnŭpanix? Sat'sik, kikai'okhtoauau oksĭs'tapinikŏttsimani.
66 Buna ne diyorsunuz?” “Ölümü hak etti!” diye karşılık verdiler.
Tsa kit'stapuauă? An'iau, mŏks'eĭnsi.
67 Bunun üzerine İsa'nın yüzüne tükürüp O'nu yumrukladılar. Bazıları da O'nu tokatlayıp, “Ey Mesih, peygamberliğini göster bakalım, sana vuran kim?” dediler.
Itŭm'itaisokuttŭttsiauaie ostoksĭs'aie, ki oto'auĕsts itsĭtauaiak'iauaie: ki stsĭk'ix omi'tsĭxikĭnstspuauĕsts itsĭtauaiak'iauaie.
Ki an'iau, ksĕsto'a Christ e'ĕnŭpanikĭnan, Tŭkka' kĭtauaiak'ioka?
69 Petrus ise dışarıda, avluda oturuyordu. Bir hizmetçi kız yanına gelip, “Sen de Celileli İsa'yla birlikteydin” dedi.
Annok' Peter sauauts'im itau'piu, ĭstokĭtsĭm'i pĭstots'im: ki ake'kuŭn itoto'aie, ki an'iu, ksĕsto'a kitopokom'au Jesus Galilee ĭstsitappim'i.
70 Ama Petrus bunu herkesin önünde inkâr ederek, “Neden söz ettiğini anlamıyorum” dedi.
Ki paiot'anĭstsiuax matap'pix nimatsksĭnoau'ats nimatsksĭnipa kitan'ipi
71 Sonra avlu kapısının önüne çıktı. Onu gören başka bir hizmetçi kız orada bulunanlara, “Bu adam Nasıralı İsa'yla birlikteydi” dedi.
Ki otsitŭp'sŭxsi kĭtsĭm'iapioyĭs, stsĭk'i ake'kuŭn nan'nuyenaie ki an'ĭstsiuax anniks'isk matap'pixk itau'pixk, ani'o nin'au nokŭt'opoksimiuaie Jesus, Nazareth istsitappim'i.
72 Petrus ant içerek, “Ben o adamı tanımıyorum” diye yine inkâr etti.
Ki mata'toŭniu, ki an'iu, nimatsksĭn oau'ats nĭn'au.
73 Orada duranlar az sonra Petrus'a yaklaşıp, “Gerçekten sen de onlardansın. Konuşman seni ele veriyor” dediler.
Ki otai'pĭstsĭksisŭmmosi anniks'ĭsk itai'puyixk itoto'iauaie, ki an'ĭstsiauaie Peter, E'mŭniu, ksĕsto'akauk tuks'kŭmă: kitse'poawsĭsts kitse'ĕnŭpaniki.
74 Petrus kendine lanet okuyup ant içerek, “O adamı tanımıyorum!” dedi. Tam o anda horoz öttü.
Itŭmaumŭtŭpipako'sĭnepuyiu, ki itaumŭtŭpŭtau'ŭniu, nimats'ksĭnoau'ats nĭn'au. Ki nipuau'ă sokĭt'okumiu.
75 Petrus, İsa'nın, “Horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin” dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.
Ki Peter ĭsksĭnĭm'aie Jesus ote'poawsinniaie, annik' itanĭs'tsiuaie, otsauomokh'kumsi nipuau'a nioks'kai kitak'ani kimatsksĭnokĭpats. Ki itsŭx'iu, ki itsok'auasainiu.

< Matta 26 >