< မထိး 27 >

1 ပြဘာတေ ဇာတေ ပြဓာနယာဇကလောကပြာစီနာ ယီၑုံ ဟန္တုံ တတ္ပြတိကူလံ မန္တြယိတွာ
Sabah olunca bütün başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, İsa'yı ölüm cezasına çarptırmak konusunda anlaştılar.
2 တံ ဗဒွွာ နီတွာ ပန္တီယပီလာတာချာဓိပေ သမရ္ပယာမာသုး၊
O'nu bağladılar ve götürüp Vali Pilatus'a teslim ettiler.
3 တတော ယီၑေား ပရကရေဝွရ္ပယိတာ ယိဟူဒါသ္တတ္ပြာဏာဒဏ္ဍာဇ္ဉာံ ဝိဒိတွာ သန္တပ္တမနား ပြဓာနယာဇကလောကပြာစီနာနာံ သမက္ၐံ တာသ္တြီံၑန္မုဒြား ပြတိဒါယာဝါဒီတ်,
İsa'ya ihanet eden Yahuda, O'nun mahkûm edildiğini görünce yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ileri gelenlere geri götürdü.
4 ဧတန္နိရာဂေါနရပြာဏပရကရာရ္ပဏာတ် ကလုၐံ ကၖတဝါနဟံ၊ တဒါ တ ဥဒိတဝန္တး, တေနာသ္မာကံ ကိံ? တွယာ တဒ် ဗုဓျတာမ်၊
“Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim” dedi. Onlar ise, “Bundan bize ne? Onu sen düşün” dediler.
5 တတော ယိဟူဒါ မန္ဒိရမဓျေ တာ မုဒြာ နိက္ၐိပျ ပြသ္ထိတဝါန် ဣတွာ စ သွယမာတ္မာနမုဒ္ဗဗန္ဓ၊
Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı.
6 ပၑ္စာတ် ပြဓာနယာဇကာသ္တာ မုဒြာ အာဒါယ ကထိတဝန္တး, ဧတာ မုဒြား ၑောဏိတမူလျံ တသ္မာဒ် ဘာဏ္ဍာဂါရေ န နိဓာတဝျား၊
Paraları toplayan başkâhinler, “Kan bedeli olan bu paraları tapınağın hazinesine koymak doğru olmaz” dediler.
7 အနန္တရံ တေ မန္တြယိတွာ ဝိဒေၑိနာံ ၑ္မၑာနသ္ထာနာယ တာဘိး ကုလာလသျ က္ၐေတြမကြီဏန်၊
Kendi aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık yapmak üzere Çömlekçi Tarlası'nı satın aldılar.
8 အတော'ဒျာပိ တတ္သ္ထာနံ ရက္တက္ၐေတြံ ဝဒန္တိ၊
Bunun için bu tarlaya bugüne dek “Kan Tarlası” denilmiştir.
9 ဣတ္ထံ သတိ ဣသြာယေလီယသန္တာနဲ ရျသျ မူလျံ နိရုပိတံ, တသျ တြိံၑန္မုဒြာမာနံ မူလျံ
Böylece Peygamber Yeremya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelmiş oldu: “İsrailoğulları'ndan kimilerinin O'na biçtikleri değerin karşılığı olan Otuz gümüşü aldılar; Rab'bin bana buyurduğu gibi, Çömlekçi Tarlası'nı satın almak için harcadılar.”
10 မာံ ပြတိ ပရမေၑွရသျာဒေၑာတ် တေဘျ အာဒီယတ, တေန စ ကုလာလသျ က္ၐေတြံ ကြီတမိတိ ယဒွစနံ ယိရိမိယဘဝိၐျဒွါဒိနာ ပြောက္တံ တတ် တဒါသိဓျတ်၊
11 အနန္တရံ ယီၑော် တဒဓိပတေး သမ္မုခ ဥပတိၐ္ဌတိ သ တံ ပပြစ္ဆ, တွံ ကိံ ယိဟူဒီယာနာံ ရာဇာ? တဒါ ယီၑုသ္တမဝဒတ်, တွံ သတျမုက္တဝါန်၊
İsa valinin önüne çıkarıldı. Vali O'na, “Sen Yahudiler'in Kralı mısın?” diye sordu. İsa, “Söylediğin gibidir” dedi.
12 ကိန္တု ပြဓာနယာဇကပြာစီနဲရဘိယုက္တေန တေန ကိမပိ န ပြတျဝါဒိ၊
Başkâhinlerle ileri gelenler O'nu suçlayınca hiç karşılık vermedi.
13 တတး ပီလာတေန သ ဥဒိတး, ဣမေ တွတ္ပြတိကူလတး ကတိ ကတိ သာက္ၐျံ ဒဒတိ, တတ် တွံ န ၑၖဏောၐိ?
Pilatus O'na, “Senin aleyhinde yaptıkları bunca tanıklığı duymuyor musun?” dedi.
14 တထာပိ သ တေၐာမေကသျာပိ ဝစသ ဥတ္တရံ နောဒိတဝါန်; တေန သော'ဓိပတိ ရ္မဟာစိတြံ ဝိဒါမာသ၊
İsa tek konuda bile ona yanıt vermedi. Vali buna çok şaştı.
15 အနျစ္စ တန္မဟကာလေ'ဓိပတေရေတာဒၖၑီ ရာတိရာသီတ်, ပြဇာ ယံ ကဉ္စန ဗန္ဓိနံ ယာစန္တေ, တမေဝ သ မောစယတီတိ၊
Her Fısıh Bayramı'nda vali, halkın istediği bir tutukluyu salıvermeyi adet edinmişti.
16 တဒါနီံ ဗရဗ္ဗာနာမာ ကၑ္စိတ် ချာတဗန္ဓျာသီတ်၊
O günlerde Barabba adında ünlü bir tutuklu vardı.
17 တတး ပီလာတသ္တတြ မိလိတာန် လောကာန် အပၖစ္ဆတ်, ဧၐ ဗရဗ္ဗာ ဗန္ဓီ ခြီၐ္ဋဝိချာတော ယီၑုၑ္စဲတယေား ကံ မောစယိၐျာမိ? ယုၐ္မာကံ ကိမီပ္သိတံ?
Halk bir araya toplandığında, Pilatus onlara, “Sizin için kimi salıvermemi istersiniz, Barabba'yı mı, Mesih denen İsa'yı mı?” diye sordu.
18 တဲရီရ္ၐျယာ သ သမရ္ပိတ ဣတိ သ ဇ္ဉာတဝါန်၊
İsa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.
19 အပရံ ဝိစာရာသနောပဝေၑနကာလေ ပီလာတသျ ပတ္နီ ဘၖတျံ ပြဟိတျ တသ္မဲ ကထယာမာသ, တံ ဓာရ္မ္မိကမနုဇံ ပြတိ တွယာ ကိမပိ န ကရ္တ္တဝျံ; ယသ္မာတ် တတ္ကၖတေ'ဒျာဟံ သွပ္နေ ပြဘူတကၐ္ဋမလဘေ၊
Pilatus yargı kürsüsünde otururken karısı ona, “O doğru adama dokunma. Dün gece rüyamda O'nun yüzünden çok sıkıntı çektim” diye haber gönderdi.
20 အနန္တရံ ပြဓာနယာဇကပြာစီနာ ဗရဗ္ဗာံ ယာစိတွာဒါတုံ ယီၑုဉ္စ ဟန္တုံ သကလလောကာန် ပြာဝရ္တ္တယန်၊
Başkâhinler ve ileri gelenler ise, Barabba'nın salıverilmesini ve İsa'nın öldürülmesini istesinler diye halkı kışkırttılar.
21 တတော'ဓိပတိသ္တာန် ပၖၐ္ဋဝါန်, ဧတယေား ကမဟံ မောစယိၐျာမိ? ယုၐ္မာကံ ကေစ္ဆာ? တေ ပြောစု ရ္ဗရဗ္ဗာံ၊
Vali onlara şunu sordu: “Sizin için hangisini salıvermemi istersiniz?” “Barabba'yı” dediler.
22 တဒါ ပီလာတး ပပြစ္ဆ, တရှိ ယံ ခြီၐ္ဋံ ဝဒန္တိ, တံ ယီၑုံ ကိံ ကရိၐျာမိ? သရွွေ ကထယာမာသုး, သ ကြုၑေန ဝိဓျတာံ၊
Pilatus, “Öyleyse Mesih denen İsa'yı ne yapayım?” diye sordu. Hep bir ağızdan, “Çarmıha gerilsin!” dediler.
23 တတော'ဓိပတိရဝါဒီတ်, ကုတး? ကိံ တေနာပရာဒ္ဓံ? ကိန္တု တေ ပုနရုစဲ ရ္ဇဂဒုး, သ ကြုၑေန ဝိဓျတာံ၊
Pilatus, “O ne kötülük yaptı ki?” diye sordu. Onlar ise daha yüksek sesle, “Çarmıha gerilsin!” diye bağrışıp durdular.
24 တဒါ နိဇဝါကျမဂြာဟျမဘူတ်, ကလဟၑ္စာပျဘူတ်, ပီလာတ ဣတိ ဝိလောကျ လောကာနာံ သမက္ၐံ တောယမာဒါယ ကရော် ပြက္ၐာလျာဝေါစတ်, ဧတသျ ဓာရ္မ္မိကမနုၐျသျ ၑောဏိတပါတေ နိရ္ဒောၐော'ဟံ, ယုၐ္မာဘိရေဝ တဒ် ဗုဓျတာံ၊
Pilatus, elinden bir şey gelmediğini, tersine, bir kargaşalığın başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde ellerini yıkayıp şöyle dedi: “Bu adamın kanından ben sorumlu değilim. Bu işe siz bakın!”
25 တဒါ သရွွား ပြဇား ပြတျဝေါစန်, တသျ ၑောဏိတပါတာပရာဓော'သ္မာကမ် အသ္မတ္သန္တာနာနာဉ္စောပရိ ဘဝတု၊
Bütün halk şu karşılığı verdi: “O'nun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun!”
26 တတး သ တေၐာံ သမီပေ ဗရဗ္ဗာံ မောစယာမာသ ယီၑုန္တု ကၐာဘိရာဟတျ ကြုၑေန ဝေဓိတုံ သမရ္ပယာမာသ၊
Bunun üzerine Pilatus onlar için Barabba'yı salıverdi. İsa'yı ise kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim etti.
27 အနန္တရမ် အဓိပတေး သေနာ အဓိပတေ ရ္ဂၖဟံ ယီၑုမာနီယ တသျ သမီပေ သေနာသမူဟံ သံဇဂၖဟုး၊
Sonra valinin askerleri İsa'yı vali konağına götürüp bütün taburu başına topladılar.
28 တတသ္တေ တသျ ဝသနံ မောစယိတွာ ကၖၐ္ဏလောဟိတဝရ္ဏဝသနံ ပရိဓာပယာမာသုး
O'nu soyup üzerine kırmızı bir kaftan geçirdiler.
29 ကဏ္ဋကာနာံ မုကုဋံ နိရ္မ္မာယ တစ္ဆိရသိ ဒဒုး, တသျ ဒက္ၐိဏကရေ ဝေတြမေကံ ဒတ္တွာ တသျ သမ္မုခေ ဇာနူနိ ပါတယိတွာ, ဟေ ယိဟူဒီယာနာံ ရာဇန်, တုဘျံ နမ ဣတျုက္တွာ တံ တိရၑ္စကြုး,
Dikenlerden bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış tutturdular. Önünde diz çöküp, “Selam, ey Yahudiler'in Kralı!” diyerek O'nunla alay ettiler.
30 တတသ္တသျ ဂါတြေ နိၐ္ဌီဝံ ဒတွာ တေန ဝေတြေဏ ၑိရ အာဇဃ္နုး၊
Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular.
31 ဣတ္ထံ တံ တိရသ္ကၖတျ တဒ် ဝသနံ မောစယိတွာ ပုနရ္နိဇဝသနံ ပရိဓာပယာဉ္စကြုး, တံ ကြုၑေန ဝေဓိတုံ နီတဝန္တး၊
O'nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germeye götürdüler.
32 ပၑ္စာတ္တေ ဗဟိရ္ဘူယ ကုရီဏီယံ ၑိမောန္နာမကမေကံ ဝိလောကျ ကြုၑံ ဝေါဎုံ တမာဒဒိရေ၊
Dışarı çıktıklarında Simun adında Kireneli bir adama rastladılar. İsa'nın çarmıhını ona zorla taşıttılar.
33 အနန္တရံ ဂုလ္ဂလ္တာမ် အရ္ထာတ် ၑိရသ္ကပါလနာမကသ္ထာနမု ပသ္ထာယ တေ ယီၑဝေ ပိတ္တမိၑြိတာမ္လရသံ ပါတုံ ဒဒုး,
Golgota, yani Kafatası denilen yere vardıklarında içmesi için İsa'ya ödle karışık şarap verdiler. İsa bunu tadınca içmek istemedi.
34 ကိန္တု သ တမာသွာဒျ န ပပေါ်၊
35 တဒါနီံ တေ တံ ကြုၑေန သံဝိဓျ တသျ ဝသနာနိ ဂုဋိကာပါတေန ဝိဘဇျ ဇဂၖဟုး, တသ္မာတ်, ဝိဘဇန္တေ'ဓရီယံ မေ တေ မနုၐျား ပရသ္ပရံ၊ မဒုတ္တရီယဝသ္တြာရ္ထံ ဂုဋိကာံ ပါတယန္တိ စ။ ယဒေတဒွစနံ ဘဝိၐျဒွါဒိဘိရုက္တမာသီတ်, တဒါ တဒ် အသိဓျတ်,
Askerler O'nu çarmıha gerdikten sonra kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.
36 ပၑ္စာတ် တေ တတြောပဝိၑျ တဒြက္ၐဏကရွွဏိ နိယုက္တာသ္တသ္ထုး၊
Sonra oturup yanında nöbet tuttular.
37 အပရမ် ဧၐ ယိဟူဒီယာနာံ ရာဇာ ယီၑုရိတျပဝါဒလိပိပတြံ တစ္ဆိရသ ဦရ္ဒွွေ ယောဇယာမာသုး၊
Başının üzerine, BU, YAHUDİLER'İN KRALI İSA'DIR diye yazan bir suç yaftası astılar.
38 တတသ္တသျ ဝါမေ ဒက္ၐိဏေ စ ဒွေါ် စဲရော် တေန သာကံ ကြုၑေန ဝိဝိဓုး၊
İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerildi.
39 တဒါ ပါန္ထာ နိဇၑိရော လာဍယိတွာ တံ နိန္ဒန္တော ဇဂဒုး,
Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya sövüyor, “Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı'nın Oğlu'ysan çarmıhtan in!” diyorlardı.
40 ဟေ ဤၑွရမန္ဒိရဘဉ္ဇက ဒိနတြယေ တန္နိရ္မ္မာတး သွံ ရက္ၐ, စေတ္တွမီၑွရသုတသ္တရှိ ကြုၑာဒဝရောဟ၊
41 ပြဓာနယာဇကာဓျာပကပြာစီနာၑ္စ တထာ တိရသ္ကၖတျ ဇဂဒုး,
Başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler de aynı şekilde O'nunla alay ederek, “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor” diyorlardı. “İsrail'in Kralı imiş! Şimdi çarmıhtan aşağı insin de O'na iman edelim.
42 သော'နျဇနာနာဝတ်, ကိန္တု သွမဝိတုံ န ၑက္နောတိ၊ ယဒီသြာယေလော ရာဇာ ဘဝေတ်, တရှီဒါနီမေဝ ကြုၑာဒဝရောဟတု, တေန တံ ဝယံ ပြတျေၐျာမး၊
43 သ ဤၑွရေ ပြတျာၑာမကရောတ်, ယဒီၑွရသ္တသ္မိန် သန္တုၐ္ဋသ္တရှီဒါနီမေဝ တမဝေတ်, ယတး သ ဥက္တဝါန် အဟမီၑွရသုတး၊
Tanrı'ya güveniyordu; Tanrı O'nu seviyorsa, kurtarsın bakalım! Çünkü, ‘Ben Tanrı'nın Oğlu'yum’ demişti.”
44 ယော် သ္တေနော် သာကံ တေန ကြုၑေန ဝိဒ္ဓေါ် တော် တဒွဒေဝ တံ နိနိန္ဒတုး၊
İsa'yla birlikte çarmıha gerilen haydutlar da O'na aynı şekilde hakaret ettiler.
45 တဒါ ဒွိတီယယာမာတ် တၖတီယယာမံ ယာဝတ် သရွွဒေၑေ တမိရံ ဗဘူဝ,
Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.
46 တၖတီယယာမေ "ဧလီ ဧလီ လာမာ ၑိဝက္တနီ", အရ္ထာတ် မဒီၑွရ မဒီၑွရ ကုတော မာမတျာက္ၐီး? ယီၑုရုစ္စဲရိတိ ဇဂါဒ၊
Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lema şevaktani?” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı.
47 တဒါ တတြ သ္ထိတား ကေစိတ် တတ် ၑြုတွာ ဗဘာၐိရေ, အယမ် ဧလိယမာဟူယတိ၊
Orada duranlardan bazıları bunu işitince, “Bu adam İlyas'ı çağırıyor” dediler.
48 တေၐာံ မဓျာဒ် ဧကး ၑီဃြံ ဂတွာ သ္ပဉ္ဇံ ဂၖဟီတွာ တတြာမ္လရသံ ဒတ္တွာ နလေန ပါတုံ တသ္မဲ ဒဒေါ်၊
İçlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba batırıp bir kamışın ucuna takarak İsa'ya içirdi.
49 ဣတရေ'ကထယန် တိၐ္ဌတ, တံ ရက္ၐိတုမ် ဧလိယ အာယာတိ နဝေတိ ပၑျာမး၊
Öbürleri ise, “Dur bakalım, İlyas gelip O'nu kurtaracak mı?” dediler.
50 ယီၑုး ပုနရုစဲရာဟူယ ပြာဏာန် ဇဟော်၊
İsa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti.
51 တတော မန္ဒိရသျ ဝိစ္ဆေဒဝသနမ် ဦရ္ဒွွာဒဓော ယာဝတ် ဆိဒျမာနံ ဒွိဓာဘဝတ်,
O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. Yer sarsıldı, kayalar yarıldı.
52 ဘူမိၑ္စကမ္ပေ ဘူဓရောဝျဒီရျျတ စ၊ ၑ္မၑာနေ မုက္တေ ဘူရိပုဏျဝတာံ သုပ္တဒေဟာ ဥဒတိၐ္ဌန်,
Mezarlar açıldı, ölmüş olan birçok kutsal kişinin cesetleri dirildi.
53 ၑ္မၑာနာဒ် ဝဟိရ္ဘူယ တဒုတ္ထာနာတ် ပရံ ပုဏျပုရံ ဂတွာ ဗဟုဇနာန် ဒရ္ၑယာမာသုး၊
Bunlar mezarlarından çıkıp İsa'nın dirilişinden sonra kutsal kente girdiler ve birçok kimseye göründüler.
54 ယီၑုရက္ၐဏာယ နိယုက္တး ၑတသေနာပတိသ္တတ္သင်္ဂိနၑ္စ တာဒၖၑီံ ဘူကမ္ပာဒိဃဋနာံ ဒၖၐ္ဋွာ ဘီတာ အဝဒန်, ဧၐ ဤၑွရပုတြော ဘဝတိ၊
İsa'yı bekleyen yüzbaşı ve beraberindeki askerler, depremi ve öbür olayları görünce dehşete kapıldılar, “Bu gerçekten Tanrı'nın Oğlu'ydu!” dediler.
55 ယာ ဗဟုယောၐိတော ယီၑုံ သေဝမာနာ ဂါလီလသ္တတ္ပၑ္စာဒါဂတာသ္တာသာံ မဓျေ
Orada, olup bitenleri uzaktan izleyen birçok kadın vardı. Bunlar, Celile'den İsa'nın ardından gelip O'na hizmet etmişlerdi.
56 မဂ္ဒလီနီ မရိယမ် ယာကူဗျောၑျော ရ္မာတာ ယာ မရိယမ် သိဗဒိယပုတြယော ရ္မာတာ စ ယောၐိတ ဧတာ ဒူရေ တိၐ္ဌန္တျော ဒဒၖၑုး၊
Aralarında Mecdelli Meryem, Yakup ile Yusuf'un annesi Meryem ve Zebedi oğullarının annesi de vardı.
57 သန္ဓျာယာံ သတျမ် အရိမထိယာနဂရသျ ယူၐဖ္နာမာ ဓနီ မနုဇော ယီၑေား ၑိၐျတွာတ္
Akşama doğru Yusuf adında zengin bir Aramatyalı geldi. O da İsa'nın bir öğrencisiydi.
58 ပီလာတသျ သမီပံ ဂတွာ ယီၑေား ကာယံ ယယာစေ, တေန ပီလာတး ကာယံ ဒါတုမ် အာဒိဒေၑ၊
Pilatus'a gidip İsa'nın cesedini istedi. Pilatus da cesedin ona verilmesini buyurdu.
59 ယူၐဖ် တတ္ကာယံ နီတွာ ၑုစိဝသ္တြေဏာစ္ဆာဒျ
Yusuf cesedi aldı, temiz keten beze sardı, kayaya oydurduğu kendi yeni mezarına yatırdı. Mezarın girişine büyük bir taş yuvarlayıp oradan ayrıldı.
60 သွာရ္ထံ ၑဲလေ ယတ် ၑ္မၑာနံ စခါန, တန္မဓျေ တတ္ကာယံ နိဓာယ တသျ ဒွါရိ ဝၖဟတ္ပာၐာဏံ ဒဒေါ်၊
61 ကိန္တု မဂ္ဒလီနီ မရိယမ် အနျမရိယမ် ဧတေ သ္တြိယော် တတြ ၑ္မၑာနသမ္မုခ ဥပဝိဝိၑတုး၊
Mecdelli Meryem ile öteki Meryem ise orada, mezarın karşısında oturuyorlardı.
62 တဒနန္တရံ နိသ္တာရောတ္သဝသျာယောဇနဒိနာတ် ပရေ'ဟနိ ပြဓာနယာဇကား ဖိရူၑိနၑ္စ မိလိတွာ ပီလာတမုပါဂတျာကထယန်,
Ertesi gün, yani Hazırlık Günü'nden sonraki gün, başkâhinlerle Ferisiler Pilatus'un önünde toplanarak, “Efendimiz” dediler, “O aldatıcının, daha yaşarken, ‘Ben öldükten üç gün sonra dirileceğim’ dediğini hatırlıyoruz.
63 ဟေ မဟေစ္ဆ သ ပြတာရကော ဇီဝန အကထယတ်, ဒိနတြယာတ် ပရံ ၑ္မၑာနာဒုတ္ထာသျာမိ တဒွါကျံ သ္မရာမော ဝယံ;
64 တသ္မာတ် တၖတီယဒိနံ ယာဝတ် တတ် ၑ္မၑာနံ ရက္ၐိတုမာဒိၑတု, နောစေတ် တစ္ဆိၐျာ ယာမိနျာမာဂတျ တံ ဟၖတွာ လောကာန် ဝဒိၐျန္တိ, သ ၑ္မၑာနာဒုဒတိၐ္ဌတ်, တထာ သတိ ပြထမဘြာန္တေး ၑေၐီယဘြာန္တိ ရ္မဟတီ ဘဝိၐျတိ၊
Onun için buyruk ver de üçüncü güne dek mezarı güvenlik altına alsınlar. Yoksa öğrencileri gelir, cesedini çalar ve halka, ‘Ölümden dirildi’ derler. Son aldatmaca ilkinden beter olur.”
65 တဒါ ပီလာတ အဝါဒီတ်, ယုၐ္မာကံ သမီပေ ရက္ၐိဂဏ အာသ္တေ, ယူယံ ဂတွာ ယထာ သာဓျံ ရက္ၐယတ၊
Pilatus onlara, “Yanınıza asker alın, gidip mezarı dilediğiniz gibi güvenlik altına alın” dedi.
66 တတသ္တေ ဂတွာ တဒ္ဒူရပါၐာဏံ မုဒြာင်္ကိတံ ကၖတွာ ရက္ၐိဂဏံ နိယောဇျ ၑ္မၑာနံ ရက္ၐယာမာသုး၊
Onlar da askerlerle birlikte gittiler, taşı mühürleyip mezarı güvenlik altına aldılar.

< မထိး 27 >