< 5 >

1 Chama agora; ha alguem que te responda? e para qual dos sanctos te virarás?
“Haydi çağır, seni yanıtlayan çıkacak mı? Meleklerin hangisine yöneleceksin?
2 Porque a ira destroe o louco; e o zelo mata o tolo.
Aptalı üzüntü öldürür, Budalayı kıskançlık bitirir.
3 Bem vi eu o louco lançar raizes; porém logo amaldiçoei a sua habitação.
Ben aptalın kök saldığını görünce, Hemen yurduna lanet ettim.
4 Seus filhos estão longe da salvação; e são despedaçados ás portas, e não ha quem os livre.
Çocukları güvenlikten uzak, Mahkeme kapısında ezilir, Savunan çıkmaz.
5 A sua sega a devora o faminto, e até d'entre os espinhos a tira; e o salteador traga a sua fazenda.
Ürününü açlar yer, Dikenler arasındakini bile toplarlar; Mallarını susamışlar yutmak ister.
6 Porque do pó não procede a afflicção, nem da terra brota o trabalho.
Çünkü dert topraktan çıkmaz, Sıkıntı yerden bitmez.
7 Mas o homem nasce para o trabalho, como as faiscas das brazas se levantam para voarem.
Havaya uçuşan kıvılcımlar gibi Sıkıntı çekmek için doğar insan.
8 Porém eu buscaria a Deus; e a Elle dirigiria a minha falla.
“Oysa ben Tanrı'ya yönelir, Davamı O'na bırakırdım.
9 Elle faz coisas tão grandiosas, que se não podem esquadrinhar; e tantas maravilhas, que se não podem contar.
Anlayamadığımız büyük işler, Sayısız şaşılası işler yapan O'dur.
10 Que dá a chuva sobre a terra, e envia aguas sobre os campos,
Yeryüzüne yağmur yağdırır, Tarlalara sular gönderir.
11 Para pôr aos abatidos n'um logar alto: e para que os enlutados se exaltem na salvação.
Düşkünleri yükseltir, Yaslıları esenliğe çıkarır.
12 Elle aniquila as imaginações dos astutos, para que as suas mãos não possam levar coisa alguma a effeito.
Kurnazların oyununu bozar, Düzenlerini gerçekleştiremesinler diye.
13 Elle apanha os sabios na sua propria astucia; e o conselho dos perversos se precipita.
Bilgeleri kurnazlıklarında yakalar, Düzenbazların oyunu son bulur.
14 Elles de dia encontrem as trevas; e ao meio dia andem como de noite, ás apalpadelas.
Gündüz karanlığa toslar, Öğlen, geceymiş gibi el yordamıyla ararlar.
15 Porém ao necessitado livra da espada, e da bocca d'elles, e da mão do forte.
Yoksulu onların kılıç gibi ağzından Ve güçlünün elinden O kurtarır.
16 Assim ha esperança para o pobre; e a iniquidade tapa a sua bocca.
Yoksul umutlanır, Haksızlık ağzını kapar.
17 Eis que bemaventurado é o homem a quem Deus castiga; pois não desprezes o castigo do Todo-poderoso.
“İşte, ne mutlu Tanrı'nın eğittiği insana! Bu yüzden Her Şeye Gücü Yeten'in yola getirişini küçümseme.
18 Porque elle faz a chaga, e elle mesmo a liga: elle fere, e as suas mãos curam.
Çünkü O hem yaralar hem sarar, O incitir, ama elleri sağaltır.
19 Em seis angustias te livrará; e na setima o mal te não tocará.
Altı kez sıkıntıya düşsen seni kurtarır, Yedinci kez de sana zarar vermez.
20 Na fome te livrará da morte; e na guerra da violencia da espada.
Kıtlıkta ölümden, Savaşta kılıçtan seni O koruyacak.
21 Do açoite da lingua estarás encoberto; e não temerás a assolação, quando vier.
Kamçılayan dillerden uzak kalacak, Yıkım gelince korkmayacaksın.
22 Da assolação e da fome te rirás, e os animaes da terra não temerás.
Yıkıma, açlığa gülüp geçecek, Yabanıl hayvanlardan ürkmeyeceksin.
23 Porque até com as pedras do campo terás a tua alliança; e os animaes do campo serão pacificos comtigo.
Çünkü tarladaki taşlarla anlaşacaksın, Yabanıl hayvanlar seninle barışacak.
24 E saberás que a tua tenda está em paz; e visitarás a tua habitação, e não falharás.
Çadırının güvenlik içinde olduğunu bilecek, Yurdunu yoklayınca eksik bulmayacaksın.
25 Tambem saberás que se multiplicará a tua semente e a tua posteridade como a herva da terra.
Çocuklarının çoğalacağını bileceksin, Soyun ot gibi bitecek.
26 Na velhice virás á sepultura, como se recolhe o feixe de trigo a seu tempo.
Zamanında toplanan demetler gibi, Mezara dinç gireceksin.
27 Eis que isto já o havemos inquirido, e assim é; ouve-o, e medita n'isso para teu bem.
“İşte araştırdık, doğrudur, Onun için bunu dinle ve belle.”

< 5 >