< 約伯記 31 >
“Gözlerimle antlaşma yaptım Şehvetle bir kıza bakmamak için.
2 天主由上所注定的一分是什麼﹖全能者由高處所給的產業是什麼﹖
Çünkü insanın yukarıdan, Tanrı'dan payı nedir, Yücelerden, Her Şeye Gücü Yeten'den mirası ne?
3 豈不是為惡人注定了喪亡,為作孽的人注定了災殃﹖
Kötüler için felaket, Haksızlık yapanlar için bela değil mi?
Yürüdüğüm yolları görmüyor mu, Attığım her adımı saymıyor mu?
“Eğer yalan yolunda yürüdümse, Ayağım hileye seğirttiyse,
–Tanrı beni doğru teraziyle tartsın, Kusursuz olduğumu görsün–
7 我的腳步如果離開了正道,我的心如果隨從了眼目之所見,我的手若持有不潔,
Adımım yoldan saptıysa, Yüreğim gözümü izlediyse, Ellerim pisliğe bulaştıysa,
8 那麼,我種的,情願讓別人來吃;我栽的,情願讓別人拔出。
Ektiğimi başkaları yesin, Ekinlerim kökünden sökülsün.
9 我的心如果為婦女所迷,我如果曾在鄰人門口等候婦女,
“Eğer gönlümü bir kadına kaptırdıysam, Komşumun kapısında pusuya yattıysam,
Karım başkasının buğdayını öğütsün, Onunla başka erkekler yatsın.
Çünkü bu utanç verici, Yargılanması gereken bir suç olurdu.
Yıkım diyarına dek yakan bir ateştir o, Bütün ürünümü kökünden kavururdu.
“Benimle ters düştüklerinde Kölemin ve hizmetçimin hakkını yemişsem,
14 天主起來時,我可怎麼辦呢﹖他若追問,我可怎樣回答﹖
Tanrı yargıladığında ne yaparım? Hesap sorduğunda ne yanıt veririm?
15 在母胎造成我的,不是也造了他們﹖在母胎形成我們的,不是只有他一個﹖
Beni ana karnında yaratan onu da yaratmadı mı? Rahimde bize biçim veren O değil mi?
16 我何時曾拒絕了窮苦人的渴望,我何時曾使寡婦的眼目頹喪﹖
“Eğer yoksulların dileğini geri çevirdimse, Dul kadının umudunu kırdımsa,
Ekmeğimi yalnız yedim, Öksüzle paylaşmadımsa,
18 因為天主自我幼年,就像父親教養了我;自我出了母胎,就引導了我。
Gençliğimden beri öksüzü baba gibi büyütmedimse, Doğduğumdan beri dul kadına yol göstermedimse,
Giysisi olmadığı için can çekişen birini Ya da örtüsü olmayan bir yoksulu gördüm de,
20 如果他的心沒有向我道謝,沒有以我的羊毛獲得溫暖,
Koyunlarımın yünüyle ısıtmadıysam, O da içinden beni kutsamadıysa,
21 如果我在城門口見有支持我者,就舉手攻擊無罪者,
Mahkemede sözümün geçtiğini bilerek Öksüze el kaldırdımsa,
22 那麼,讓我的肩由胛骨脫落,我的胳膊由肘處折斷!
Kolum omuzumdan düşsün, Kol kemiğim kırılsın.
23 因為天主的懲罰使我驚駭,因他的威嚴,我站立不住。
Çünkü Tanrı'dan gelecek beladan korkarım, O'nun görkeminden ötürü böyle bir şey yapamam.
24 我何嘗以黃金為依靠,對純金說過:「你是我的靠山﹖」
“Eğer umudumu altına bağladımsa, Saf altına, ‘Güvencim sensin’ dedimse,
Servetim çok, Varlığımı bileğimle kazandım diye sevindimse,
Işıldayan güneşe, Parıldayarak hareket eden aya bakıp da,
İçimden ayartıldımsa, Elim onlara taptığımı gösteren bir öpücük yolladıysa,
28 這也是應受嚴罰的罪過,因為我背棄了至高的天主。
Bu da yargılanacak bir suç olurdu, Çünkü yücelerdeki Tanrı'yı yadsımış olurdum.
“Eğer düşmanımın yıkımına sevindim, Başına kötülük geldi diye keyiflendimse,
–Kimsenin canına lanet ederek Ağzımın günah işlemesine izin vermedim–
31 我帳幕內的人是否有人說過:「某人沒有吃飽主人給的肉﹖」
Evimdeki insanlar, ‘Eyüp'ün verdiği etle Karnını doyurmayan var mı?’ diye sormadıysa,
32 外方人沒有睡在露天地裏,我的門常為旅客敞開。
–Hiçbir yabancı geceyi sokakta geçirmezdi, Çünkü kapım her zaman yolculara açıktı–
33 我豈像凡人一樣,掩飾過我的過犯,把邪惡隱藏在胸中﹖
Kalabalıktan çok korktuğum, Boyların aşağılamasından yıldığım, Susup dışarı çıkmadığım için Suçumu bağrımda gizleyip Adem gibi isyanımı örttümse,
34 我豈怕群眾的吵鬧﹖親族的謾罵豈能嚇住我,使我不敢作聲,杜門不出﹖
35 惟願天主俯聽我,這是我最後的要求:願全能者答覆我! 我的對方所寫的狀詞,
–“Keşke beni dinleyen biri olsa! İşte savunmamı imzalıyorum, Her Şeye Gücü Yeten bana yanıt versin! Hasmımın yazdığı tomar elimde olsa,
Kuşkusuz onu omuzumda taşır, Taç gibi başıma koyardım.
37 我將像王侯一樣走向他面前,向他一一陳述我的行為。--約伯的話至此為止。
Attığım her adımı ona bildirir, Kendisine bir önder gibi yaklaşırdım.–
“Toprağım bana feryat ediyorsa, Sabanın açtığı yarıklar bir ağızdan ağlıyorsa,
39 我若吃田中的產物而不付代價,或叫地主心靈悲傷,
Ürününü para ödemeden yedimse Ya da üzerinde oturanların kalbini kırdımsa,
40 願此地不再長小麥而長荊棘,不長大麥而長惡草。
Orada buğday yerine diken, Arpa yerine delice bitsin.” Eyüp'ün konuşması sona erdi.